Soru Sor
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türkçe ilk atasözü örneklerine Orhun Yazıtları'nda, Kâşgarlı Mahmut’un Divân-ü Lügati't Türk'ünde, Dede Korkut Hikâyeleri’nde rastlanır. İlk örneklerde "sav", sonradan "mesel, darbı mesel" adıyla geçer. Divan edebiyatında "Pend-nâme"ler, halk şiirinde "nasihat destanları" atasözleri ile oluşur. Birçok yazar ve şairler, anlatımlarına güç kazandırmak için atasözlerinden yararlanmışlardır. Bu yol, ük kez Kutadgu Bilig ve Atabetül Hakayıkla denenmiş, daha sonraki yüzyıllarda Necatı, Nâbî, Sâbit, Sümbülzade Vehbî, izzet Molla, Ziya Paşa ile Tanzimat dönemine kadar süregelmiştir. Halk edebiyatında Hıfzı, Figanı, Güvahî, Levni, Gedayi, Mevcî, Mir’atî gibi şairler de koşmalarında sık sık atasözleri kullanmışlardır, özellikle 17. yüzyılda yaşadığı bilinen Şerifî’nin "Atasözleri Destanı" ilginç örneklerden biridir.
Türk atasözlerini sistemli biçimde ilk derlemeler Tanzimat döneminde başlarsa da daha önceki bir kaç yazma eser de büyük önem taşır. En eski örnekleri 15. yüzyıla dek uzanan bu derlemeler arasında Fatih Millet Kütüphanesi ile Fransa’da Bibliothèque National’de bulunan iki yazma, dikkati çeker. Her iki yazmada yer alan atasözleri ile Dede Korkut kitabının başındaki sözler arasında yakın benzerlikler saptanmıştır. Tanzimat’tan sonra atasözlerimizle ilgili derlemelerin ilki, Şinasi’nin "Durub-ı Emsâl-i Osmaniye"sidir. Daha sonra yayımlananlardan Ahmet Vefik Paşa’nın "Müntehabatı durub-ı emsâl"i ile Ahmet Mithat Efendi’nin "Türkî durub-ı emsâl"i sayılabilir.
Bugüne değin "En Eski Türk Savları - Ferit Birtek, Edebiyatımızda Atasözleri - Dehri Dilçin, Atasözleri - M. Nihat özön, Açıklamalı Atasözleri - Aydın San, Tarih Boyunca Türk Atasözleri - Aydın Oy" gibi birçok derlemeler yapılmışsa da atasözlerimizin biçim ve kavram özellikleri, açıklama ve yorum değerleri üzerinde pek az durulmuştur. İlk kez Ömer Asım Aksoy, "Atasözleri ve Deyimler" adlı eserinde atasözlerimizi bilimsel yoldan değerlendirmeye çalışmış, biçim ve kavram özelliklerini, deyimlerden ayrıldığı noktaları örneklerle göstermiştir. Halk kültürümüzün en değerü kaynaklarından olan atasözlerimizi genişliğine ve derinliğine inceleyip ortak değerlere ulaşan bilimsel eserleri halk bilimci yazarlarımızdan bekliyoruz.
Nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan, anonim nitelik taşıyan, kalıplaşmış özsözler biçiminde rastladığımız, önceki kuşakların gözlemlerini yol gösterici birer kural olarak sunan atasözleri, sözlü edebiyat dönemi ürünlerinden olan “sav”ların ilk biçimleri niteliğindedir. Savlar Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lûgat’it Türk’ünde açıklamalar arasında geçmektedir. Sav terimi, İslâmiyet'in etkisiyle yerini “mesel” terimine bırakmıştır. Aslında misal getirme, örnek verme anlamında olan darb-ı mesel ve bunun çoğulu durub-ı emsâl sözleri, edebiyatımızda atasözü, atasözleri anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de ve Türklerin yaşadığı diğer topraklarda, halkın ağzında dolaşan; nesillerden nesillere geçen 10.000’i aşkın atasözü bulunmaktadır. Atasözleri üzerine pek çok yayın yapılmış, birçok kitap ve makale yayımlanmıştır. Türk atasözleri üzerine hazırlanmış ve basılmış kitap, broşür, makalelerin sayısı 700’ü aşmaktadır. Sözcüklerden en az birinin düz/gerçek anlamının dışına çıkması, kimi durumlarda mantık dışılık, sözü ilgi çekici kılması, anlatım gücünü arttırması, en az iki sözcükten, söz öbekleri biçiminde kalıplaşmış olması ve toplum tarafından ortak benimsenen bir anlatım aracı olan deyimlerin tanımı hakkında tam bir fikir birliği yoktur. En büyük tartışma da tek sözcüklü deyimlerin olup olmadığı konusundadır.
Arkasından birçok sözcüğün mecaz anlamda olabileceğini, deyim anlamının birden çok kelimenin ortaya koyduğu ortak anlam olduğunu ifade ederek, deyimin varlığı için en az iki kelimenin varlığını şart koşulmuş böylece fikir birliği sağlanmıştır. Bir dilde anlatım gücünü arttırmak için kullanılan deyimlerin dilin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıktıkları görülmektedir. Kalıtsal olarak nesilden nesile devredilen deyim yapılarının çok çeşitli olduğu ve zamanla değişiklikler geçirdiği de anlaşılmaktadır. Türkçe’nin ilk yazılı belgelerinden beri Türk yazılı metinlerinde deyimlerin izlerini sürebiliyoruz.
Tarih: 2019-12-26 18:13:07 Kategori: Tarih
Soru Tarat
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Sorunu sor hemen cevaplansın.
Türklerde Atasözlerinin Tarihi Gelişimi Nedir
Türk atasözlerini sistemli biçimde ilk derlemeler Tanzimat döneminde başlarsa da daha önceki bir kaç yazma eser de büyük önem taşır. En eski örnekleri 15. yüzyıla dek uzanan bu derlemeler arasında Fatih Millet Kütüphanesi ile Fransa’da Bibliothèque National’de bulunan iki yazma, dikkati çeker. Her iki yazmada yer alan atasözleri ile Dede Korkut kitabının başındaki sözler arasında yakın benzerlikler saptanmıştır. Tanzimat’tan sonra atasözlerimizle ilgili derlemelerin ilki, Şinasi’nin "Durub-ı Emsâl-i Osmaniye"sidir. Daha sonra yayımlananlardan Ahmet Vefik Paşa’nın "Müntehabatı durub-ı emsâl"i ile Ahmet Mithat Efendi’nin "Türkî durub-ı emsâl"i sayılabilir.
Bugüne değin "En Eski Türk Savları - Ferit Birtek, Edebiyatımızda Atasözleri - Dehri Dilçin, Atasözleri - M. Nihat özön, Açıklamalı Atasözleri - Aydın San, Tarih Boyunca Türk Atasözleri - Aydın Oy" gibi birçok derlemeler yapılmışsa da atasözlerimizin biçim ve kavram özellikleri, açıklama ve yorum değerleri üzerinde pek az durulmuştur. İlk kez Ömer Asım Aksoy, "Atasözleri ve Deyimler" adlı eserinde atasözlerimizi bilimsel yoldan değerlendirmeye çalışmış, biçim ve kavram özelliklerini, deyimlerden ayrıldığı noktaları örneklerle göstermiştir. Halk kültürümüzün en değerü kaynaklarından olan atasözlerimizi genişliğine ve derinliğine inceleyip ortak değerlere ulaşan bilimsel eserleri halk bilimci yazarlarımızdan bekliyoruz.
Nesilden nesile aktarılarak günümüze kadar ulaşan, anonim nitelik taşıyan, kalıplaşmış özsözler biçiminde rastladığımız, önceki kuşakların gözlemlerini yol gösterici birer kural olarak sunan atasözleri, sözlü edebiyat dönemi ürünlerinden olan “sav”ların ilk biçimleri niteliğindedir. Savlar Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lûgat’it Türk’ünde açıklamalar arasında geçmektedir. Sav terimi, İslâmiyet'in etkisiyle yerini “mesel” terimine bırakmıştır. Aslında misal getirme, örnek verme anlamında olan darb-ı mesel ve bunun çoğulu durub-ı emsâl sözleri, edebiyatımızda atasözü, atasözleri anlamında kullanılmaya başlanmıştır.
Türkiye’de ve Türklerin yaşadığı diğer topraklarda, halkın ağzında dolaşan; nesillerden nesillere geçen 10.000’i aşkın atasözü bulunmaktadır. Atasözleri üzerine pek çok yayın yapılmış, birçok kitap ve makale yayımlanmıştır. Türk atasözleri üzerine hazırlanmış ve basılmış kitap, broşür, makalelerin sayısı 700’ü aşmaktadır. Sözcüklerden en az birinin düz/gerçek anlamının dışına çıkması, kimi durumlarda mantık dışılık, sözü ilgi çekici kılması, anlatım gücünü arttırması, en az iki sözcükten, söz öbekleri biçiminde kalıplaşmış olması ve toplum tarafından ortak benimsenen bir anlatım aracı olan deyimlerin tanımı hakkında tam bir fikir birliği yoktur. En büyük tartışma da tek sözcüklü deyimlerin olup olmadığı konusundadır.
Arkasından birçok sözcüğün mecaz anlamda olabileceğini, deyim anlamının birden çok kelimenin ortaya koyduğu ortak anlam olduğunu ifade ederek, deyimin varlığı için en az iki kelimenin varlığını şart koşulmuş böylece fikir birliği sağlanmıştır. Bir dilde anlatım gücünü arttırmak için kullanılan deyimlerin dilin ihtiyaçları doğrultusunda ortaya çıktıkları görülmektedir. Kalıtsal olarak nesilden nesile devredilen deyim yapılarının çok çeşitli olduğu ve zamanla değişiklikler geçirdiği de anlaşılmaktadır. Türkçe’nin ilk yazılı belgelerinden beri Türk yazılı metinlerinde deyimlerin izlerini sürebiliyoruz.
Tarih: 2019-12-26 18:13:07 Kategori: Tarih
Kitaptan sorunu tarat hemen cevaplansın.
Yorum Yapx